19 Temmuz 2012

MİNİCİK BİR NOKTA...

Minicik bir noktayız boşlukta oradan oraya savrulan...Bazen ne yapacağını şaşıran, nereden tutunacağını, kimlere dert yanacağını bilemeyen...Bazen yalnız, yapayalnız kalan...Hiç beklemediği zamanlarda, beklemediği mucizelere tanık olan...Yaşadığı mucizeler karşısında, Tanrıya daha bir yakınlaşan...Hatta artık kendini çok da yalnız hissetmeyen...
Büyüyorsun galiba...Büyüyorsun , her yaşının zevkine vararak...her yaşının, bir öncekinden çok daha anlamlı ve gittikçe de güzelleştiğinin bilinciyle...
 Öğrendin örneğin madalya takmıyorlar asla...Fazla düzgün yaşadın ve pırıl pırıl, bir çok kişinin özendiği bir yaşam sürdün diye...Bravo da demiyorlar...Sen yaşayamadıklarınla, baskıladığın duygularınla, çılgın bir şeyler yapmak isteyip de "Hayır yapmamalıyım, doğru değil" lerinle...Hayatın nasıl da hızlı akıp gittiğini, daha şimdi yeni yeni farkedebiliyorsun 40'lı yaşlarını sürerken...Kabuğunu kırmak istiyorsun. Dikenlerini geri içeri almak ve tekrar dışarı çıkmalarına izin vermemek hatta...
Bunları kırmak hiç de kolay değil. Evet kolay değil ama olanaksız da değil. En önemli basamak "Farkına varmak" ki bunun farkına varmış durumdasın.
Farkına varmak ve uygulamak, hayata geçirmek önemli. İleride bir çok anısı olmalı insanın. Anısı çok olan insanların, yaşlandıklarında daha keyifli, daha iç huzurunu yakalamış, dingin insanlar olduğunu biliyorsun. Anlatacak bir çok konuları oluyor sonuçta ve yüzlerce anıları ...
Bol bol anılar eklemeliyiz yıllarımıza...İleride çok anlatacak şeyimiz olmalı. Madalya takmaksa konu; en güzellerini takmalıyız kendimize. "Aferin" Demeliyiz..."Bak gördün mü, istediğin bir çok şeyi gerçekleştirdin. Çok fazla da baskılamadan, dozunda üstelik...Çok sevildin çoookkk:)) Sevdin de hatta...Ailen oldu, annen-baban, sevgi dolu büyüttüler seni...Sevgiyi ilk onlarla yaşadın. "Sevginin"Gücünü, büyüklüğünü, mucize gibi bir şey olduğunu...Her şeye iyi geldiğini, tüm kapıları açabildiğini...Kaybının, hiç de kabul edilir olmadığını...İnsana kolu-kanadı kırılmış hissi verdiğini yada hiç acımamış noktalarının bile sızladığını...Ölmek isteyebileceğini hatta...Nefessiz kalmış gibi, oksijenin bitmiş gibi sözde yaşayabildiğini...
Kendini baskılayarak yaşayacaksan, göze almalısın yarım yaşayacağını...Her şeyin yüzde ellisinden keyif alacağını...Asıl, sen olmaktan çıkacağını bilmelisin. Rahatlamalı ve yılların akışına bırakmalısın kendini...Özgürce ve isteyerek..."Korkma, kimse seni hiç bir şeye mecbur etmez. İstediğin oranda ve istediğin özgürlükle yaşa...Kimseye hesap vermek zorunda değilsin. Kır zincirlerini, yürü git lütfen...
Daha ne kadar kötü deneyim yaşamalısın hayatın hızı ve kısalığı ile ilgili???Daha ne diyelim sana...
Madalya yok:)) Unut:))
Keyfine bakar mısın lütfen hayatın...
Yeter artık...Anladık...Fazla düzgün yaşama saplantın var. Bunun sana bu denli de faydası olmaz...
Haydi, ortaya çıkar o içindeki muhteşem çocuğu...Emin ol ölmedi o...Yıllardır özgür olmak için bekliyor. Biraz daha gecikirsen, küsecek ve sen çok geç kalmış olacaksın. Geç kalacaksın hayata da Ona da...Hayatın keyfi, O muhteşem çocukta aslında...
Sevgiyle sarıl ona...Sıkı sıkı...Eğlenceli yıllar seni bekliyor...İyi eğlenceler...Keyifli yıllar:)))