18 Şubat 2012

YÜZLEŞEBİLMEK...

Herşey ortadadır da, yine de kabullenebilmemiz zaman alır. Yüzleşmek en zorudur kendisiyle insanın. Sorunlarımız olduğunda, birşeyler ters gittiğinde, hep kendimiz haricindekilerde ararız kusuru, problemi... Kendimizle yüzleşemediğimiz müddetçe de, içimizde biriken tortular büyür de büyür...Yüzleşebilmemiz gerekir kendimizle. Tokat gibi çarpar yüzleşmek insanın suratına. En zorudur. Ciddi zaman ve çaba ister. Çocukluğumuzdan taşıdığımız bir çok etkiyi, anıyı irdelememiz ve önce kendimize inandırmamız gerekir. Özeleştiri yapabilmek büyütür, geliştirir insanı. Geçmişimizle barışmalıyız. Yaşadıklarımızla barışmalıyız ki, huzurlu olalım, mutlu yaşayalım. Bir bebek doğduğundan itibaren 11 yaşına kadar, tüm temelleri atılıyor. Ölene kadar yaşayacağı herşeyin önceden adı konmuş oluyor. Harita çoktan çıkmış, hangi yaşayacağı olayda, nasıl etkileneceğinin haritası belirlenmiş oluyor.Olaylara bakış açısı ve yorumlama şekli, aslında küçüklük anılarının ona öğrettiği şeyler.
Sevgiyle büyüyen bir çocukla, sevgisiz büyümüş bir çocuğun aynı karşılaşılan olayda nasıl tepki verdikleri, olayın ciddiyetini net bir şekilde önümüze seriyor aslında. Sevgisiz büyüyen birey, yaşadığı sürece, sevilmeye doymuyor.Herkes onu sevsin istiyor.Seviliyorsa da hiçbir zaman emin olamıyor. Üstelik kendisini sevilmeye değer de görmüyor. Çok fazla verici de olabiliyor. Sevgiyi satın almaya çabalıyor bir nevi...Maddi manevi sürekli çabalama gereği duyuyor kendinde. Çok yorucu ve yıpratıcı bir durum...Sevgiyle büyütülen kişi ise, özgüveni hep sağlam, kendinden emin, fazlaca kendini önemseyen  ve belki, çoğu zaman "önce ben" diyebilen bir tablo çizebiliyor. Evet, sevgi her yolu açıyor doğru ama, onun da fazlası narsist yapıları beraberinde getiriyor. Sevgi göremeden, hissedemeden büyüyenler peki, onların durumu içler acısı...Olaylara bakışları, kendileri haricinde hep başkaları için yaşamaları, hep onlara göre hareket etmeleri, sürekli kendilerini mutsuz hissetmeleri, ne kadar başkalarına yardım etseler ve onları hoş tutmaya çalışsalar da hiçbir zaman bunlarla yetinememeleri, kendilerine bir huzur verememeleri, kendilerini unutmaları, çok gerilere atmaları herşeyi...Kendilerini...
 Sanırım ailelere sevgi ile çocuk büyütme konusunda çok iş düşüyor. Sevgi verebilmeyi de öğretmek gerekebiliyor hatta ve sevgi dozu da çok önemli bir detay. Ruh sağlıkları sağlam insanlar, öncelikle sevgiyle erken tanışan ve sevginin güzelliklerini bilen insanlar... Şanslılar onlar...
Bu dünyada, sevgiyi iyi tanıyan ve sevgi dolu büyümüş insanlar çoğunlukta olsaydı, çok daha barış içinde, mutlu toplumlar olurdu.
Sevgiyi esirgemeyin. Sevdiklerinize kocaman sarılın. Çocuklarınıza önce sevgi verin ve sevgiyi öğretin, sevginin harika duygular doğurduğunu, her insana iyi geldiğini unutmayın...